Sizce Türkiye’de
halkımız donör olma konusunda ne kadar bilinçli?
Mehmet Ali Özcan: Çok
az… Bunlar bir hezeyan şeklinde basının bazı hastaları ön plana çıkardığı
dönemlerde farkına varılan sonra hemen unutulan ihtiyacın ne kadar büyük ve
anlamlı olduğunun pek anlamadığımız bir durum…
Kök hücre bilgi bankasına gönüllü bağışçı olmanın ne anlama geldiğini,
olayı anlamadan yalnızca birine yardım etme duygusuyla gerçekleştirmek
imkansız. O nedenle farkındalığın düzeyi beklenilenin çok çok altında…
Sadece Türkiye’demi
bu durum böyle? Dünyada da böyle mi?
Dünyada hareketler farklı. Bu konuda başarılı olan ülkelere
baktığımızda toplumda sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik rahatlığın
kazanılmasıyla gelişmiş ülke konumuna geçişle birlikte bu tür insani önem
taşıyan eylemler daha sıklaşmaya başlıyor. İnsan geçim derdinden kurtulup ancak
bunlarla ilgilenmeye ve başkasına yardımcı olma duygusuna kavuşuyor. Bununla
ilgili çok sayıda dürtücü faaliyet var. Bu faaliyetler sivil toplum örgütleri,
kurumsal olarak eğitim gönüllüleri ve bu işi sürdürmekte olan kök hücre bilgi
bankalarının kendi web siteleri veya eğitim faaliyet departmanları
gerçekleştiriyorlar. Dünyada farklı
logolarla, farklı cümlelerle kök hücresi verici olma teşviki yoğun
şekilde destekleniyor. ‘’ Kahramanım Sensin’’ fikri de bu projenin ilk
başlangıcında kullanılan sloganıdır. Okan Bayülgen’de kendi programında ön plana çıkardığı Enka İlik
Projesi şimdi ki adıyla Alp Şen iyİlik Projesi ‘nin de uzun süre kullandığı şey
birisinin kahraman olması. Bir başkasına hayat vermesi, bir başka canda yaşa… O kadar çok cümle var ki aslında önemli olan
birilerinin bu gönüllü bağışçılığın ne anlama geldiğini
bilmeden, bağışlama hezeyanıyla değil bilerek gönüllü bağışçı olması lazım…
Gönüllü bağışçı
olmayı nasıl sağlarız?
Bunu sağlamak için durmadan en alt eğitim kademesinden,
güncel medyanın tüm olanaklarına kadar her yeri farkına vardırmak ve öğrenme
duygusunu dürtmekle başarabiliriz. Hemen herkesi bir araya getirip onlardan
örneklerin alınıp, bunların gönüllü bağışçı olduğu duygusuyla değil çok
bilgilenmiş, defalarca düşünmüş, aklında artık bu işi oturtmuş kişilerin
gönüllü bağışçı olmasını sağlamakla gerçekleştirebiliriz. Farkındalığın kısa
süreli, geçici kampanyalarla değil uzun yıllara yayılmış devamlılığı olan
projelerle gerçekleşmesi lazım.
Alp Şen İyilik
Projesi’ne nasıl bir destekte bulunuyorsunuz?
Alp Şen İyilik Projesi’nin kuruluş düşüncesinden bu güne
geliyorum. Bu proje şöyle bir proje,
hastam vasıtasıyla yine bir hezeyan olmuştu. Hastam bir anneydi, akut kan
kanseri vardı. Hastalığı tekrarlamıştı mutlaka kök hücre nakli yapılması gerekiyordu
fakat akrabalarında uygun verici bulamamıştık. Bunun üzerine kendi yazdığı
bloğu çok destek görmeye başlayınca Okan Bayülgen’de bu konuda medyayı kullanma
konusunda hastamı ve hastamın özelinde konuyu gündeme taşıdı. Okan Bayülgen’nin
programıyla beraber peş peşe birkaç program yapma fırsatı bulduk. Programlar
sırasında, programı gece yarısına kadar izleyen Enka Okulları biyoloji
öğretmenlerinden Şeyda Hanım, ertesi gün öğrencilerine bu kavramı anlatıp böyle
bir sosyal sorumluluk yapısını bir klüp olarak bir aktivasyon olarak
gerçekleştirmek isteyenlerle bir arada olmak istediğini söylediler. Bu
paylaşımdan sonra Alp’inde içinde bulunduğu bir grup öğrenci arkadaş önce
bilgilenmeye sonra da eylem planı yapmaya karar verdiler. Bir gün yine bana
ulaşıp beraber bir değerlendirme toplantısı yaptık. O gün ki koşullarda
öncelikli sorunların ortadan kaldırılması için bağışa gitmiş ama çalışılmamış
örneklerin çalışılmasını sağlamak için ihtiyaç olan kit katkısını sağlayacak cupcake
satımından t-shirt basımına ve onun satımına kadar giden bir aktivasyon
gerçekleşti. Ne yazık ki Alp’in aramızdan ayrılışından sonra büyük bir üzüntü
içerisinde olan aile, bu konuda Alp’in ismini yaşatacak aynı zamanda son
zamanlarda toplumsal sorumluluğun meydana getirdiği bu özel projeyi Alp’in
ismini yaşatacak önemli bir hale getirip getiremeyeceğimizi beraberce
tartıştık. Süha Bey’le yaklaşık 3 saat süren bir değerlendirme toplantısı
yaptık. Ceyda Öğretmen’de katıldı. Bu toplantının sonucu bir kurumsal kimliğe
bürünmek ve bu kurumsal kimliğin sivil toplum örgütü olarak olayın bütün
boyutlarını açıklığıyla ortaya koymak, olayın ilgilileriyle bu olayı tartışmak,
çözüm olanaklarını net olarak ortaya koyup bu konuda oluşturulması gereken
toplum ilgi, bilgi ve baskısını oluşturmak temel ihtiyacını karşılamak üzere
oluştu. İlk lansmanından beri her türlü aktivasyonda hem bilgilendirmeye
katkıda bulunmak hem de hep onlarla beraber olduğumu göstermek için her türlü
aktivasyonda beraber yer alıyoruz.
Gönüllü bağışçı ne
yapabilir?
Gerçekten bu bireyin bir başka insanın ihtiyacı olan ve
kendisinde bulunan, kendisinden alındıktan sonra kendisine hiçbir zarar
vermeyecek olan kök hücrelerini bir başkası için bağışlama duygusuna sahip
olduğunu hissettiği an ülkemizde çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. Kök hücre
bilgi bankası olarak ülkemizde iki tane banka var. Birisi Ankara’da birisi
İstanbul’da bulunuyor. İkisi de aslında bu iş için kurulmamış sonradan bu işin
üzerlerine atfedilen birimlerdir. İkisi de kamu üniversite hastanelerinde aslında
hastaların tedavileri için gerçekleşen faaliyet sırasında ihtiyacı karşılamak
için oluşturulan küçücük küçücük yapılar… Bu yapılar kamu alanında ki normal
mesai saati, normal mesai kültürüne dayalı olan bir banka kültüründen çok
sistemin işleyişini sürdüren kamu alanı olarak çalışan yerler… Yani bağışçı
olmak istediğinizde gidip oranın mesai saatlerinde kapısını çalıp kan vermeniz
gerekiyor. Sadece kan vermeniz yetmiyor
şu anda 10 binlerce kan verilmiş olarak – 80 derece dolaplarda bekliyor. Bu
kanların verilmesinin yanında, kimlik bilgilerinizin çalışılması gerekiyor. Biz
buna doku tipi diyoruz. Bu doku tipleri olmadan sizin bağışçı olup
olmayacağınızı bilinmiyor. Kanınızı verince bağışçı olma duygusuna
kapılıyorsunuz ama siz bilgisayar programına taranabilir bir kimlik olarak
işlenmedikten sonra hiç kimseye faydanız yok. Şuanda en büyük sorunlarımızdan
birisi bu çünkü bu sistemin sürdürülebilirlik planı yapılmamış. Bu sistem
herhangi bir fonlama sistemine sahip değil. Herhangi bir geri ödeme sistemine
sahip değil. Elde edilen bağışlar üniversitenin kaynak aktarımları, kalkınma
bakanlığı veya sağlık bakanlığından elde edilen zaman zaman ortaya çıkan
fonlamalarla sürdürülmeye çalışılıyor. Bir banka kültüründen çok bir tür imece
usulü çalışan sisteme sahiptir. Çalışanları da aslında kamunun diğer
alanlarında çalışılmak için işe alınmış orada da çalışması için
görevlendirilmiş kişilerdir. Büyük emekle çalışıyorlar fakat sonuçta bu emeğin
karşılığında olması gereken noktada değiliz. 76 milyon nüfusa sahip bir ülkede
35- 40 bin gönüllü bağışçı kaydımızın olması komik bir rakam. Bunun üzerine
2008’de sağlık bakanlığı bu işi çözmek için gerçekten önemli bir değerlendirme
yaptı ve 2008’de resmi gazetede Türk Kök diye bir proje yayınladı. Amaç,
merkezi sağlık bakanlığı tarafından fonlanması garanti edilen bu nedenle
çalışılmama derdini ortadan kaldıran merkezi bir kök hücre bankası
oluşulmasıdır. Ancakgünümüze gelindiğinde henüz dokunulabilir bir ürün haline
gelmiş değil. Çeşitli sorunları var. Bürokratik sorunları var. Geçen yıl Aralık
ayında yapılan bir kampanya da bakan bey Okan Bayülgen’in programına konuk
olmuştur. Yıllardan beri söylediğimiz 7/24 bizim bağışçı kabul ettiğimiz bir
alanımız var, burası Kızılay… Kızılay’ın kan bağış merkezleri 7/24 kan bağışı
için hazırlar. Bir başka yeni alan ihtiyacımız yok. Bunun üzerine Kızılay’da
bir protokol imzalı sağlık bakanlığından. Şuanda Kızılay kan merkezlerinde kök
hücre bağışçısı olma olanağı da var. Bu kök hücre bilgi bankası ihtiyacını
karşılamak değil bankanın atm ‘si olarak düşünebilirsiniz. Orada bilgi verecek
insanlar var, kanı alabilecek olanak var. Bu olanağın aktarılması için
bakanlıkta bir protokol var. Kanınızı aldıktan sonra sizin bir yerlere
göndermeniz gerekmiyor. Kızılay onu bakanlığın ilgili laboratuarına gönderiyor.
Bu sistem çalışıyor, şu anda aktif fakat duyurmuyoruz çok fazla.
İler ki amacınız bu
mu?
Bunun bir kompleks halinde düşünülmesi lazım. Bakanlık yine
ihaleye çıkarak bu sistemden gelecek örneklerin doku tiplerinin çalışılması
ihalesini de yaptı. Bunda da özel bir laboratuar kazandı. Şu anda çalışıyorlar.
Bu da yetmiyor, Ankara’da özel bir laboratuar kuracaklar. Acı Badem grubu
yapıyor. Bu da yetmeyecek çünkü oluşan veriler var. Bunları tarayamadıktan
sonra bunların varlığı hiçbir şey ifade etmiyor. Bakanlık henüz bilgi işlem
sistemi ihalesini yapmadı. Yani bu çalışılanlar, toplananlar henüz hiçbir
insana dokunabilir durumda değil. Bunun üzerine vakfın tüm ekibiyle beraber,
bakanlık müsteşarlığından randevu talep edildi. Bakanlıktan bu konunun tüm detaylarını
bakanlıkla görüşüp daha öncede söylediğim gibi bu bir sivil toplum, ilgi, bilgi
ve baskı unsuru olarak kullanılması amaçlanan bir vakıf. Bu sorunun gerçekten
çözümlenmesi amaçlanan bir vakıftır. Aramızda para toplayalım da 3 tane kit
alalım olayı değil. Bunun sürdürülebilir kimliğinin oluşturulması gerekir.
Bizim derdimiz gönüllü bağışçının Çin’de, Amerika’da ya da İtalya’da nerde
çıkıp çıkmayacağını bilmiyoruz. Şu anda çok sayıda Almanya’dan ve İtalya’dan
verici buluyoruz. O insanlar kendi vatandaşları için değil insanlık için bunu
yapıyorlar. Bu büyük bir proje… Bakanlık bu projede 200 bin vericiye ulaşmayı
hedefliyor. Parayı ayırdı, parayla ilgili bir sıkıntı yok ama gördüğünüz gibi
sadece para yetmiyor. Bir organizasyon doğruluğuna ihtiyaç var. En büyük
sorunumuz bu artık zamanımızda kalmadı. Alp Şen Vakfı’nın da en önemli
görevlerinden biri de durumu tespit ettikten sonra müdahale şansına sahip. Çünkü
durum tespit edildikten sonra kimse otoriteye bir şey söyleyemiyor. Fakat sivil
toplum örgütü olarak olayın gerçekten farkına varırsak otorite zaten doğru
kararın vermiş ve devam etmesi gerekiyorsa desteğe ihtiyaca varsa vakıf biz
desteğiz diyor.
Bugün burada ne
yapacaksınız?
Bugün İstanbul’dan sonra İzmir’de de farkındalık toplantısı
gerçekleştirmek için buradayız. Bizi dinlemeye gelenlere bu hastalığın
tanımını, vakfın tanımını İzmirlilerin bu konuda farkındalığını sağlamak ve
herkesi gönüllü kök hücre bağışçısı olma duygusunu sağlamak için katkıda
bulunmaya çalışıyoruz.
0 yorum:
Yorum Gönder