Ertan Kayıtken ve Sinem Sağel ile moda üzerine konuştuk



Dora: Modaya merak salmadan önceki hayatınızda ne yapıyordunuz? Başka ilgilendiğiniz iş alanı var mıydı?
Ertan Kayıtken: Kendimi fark etmeye başladığım yaşlardan itibaren hep modanın içindeydim. Enteresan ama hayatımda tercih unsuru diye bir şey olmadı. Moda dürtülerim doğuştandı. Annem çok güzel giyinen bir kadındı. Giyimle ilgili her şeyi ile ben ilgilenirdim. Mücevherlerini ben seçer,  saç rengine ben karar verirdim. Annem zevkime güvenirdi. Benimde idolüm oydu. Mesela 7 – 8 tane peruğu vardı. Tayyör giyer yakasına çiçek takardı. Modanın en lüks şeklini yaşardı. O senelerde gündüz 2-3 kıyafet değiştirip, davetlere giden biriydi. Bu moda ruhunu bana çocukken verdi. 7-8 yaşlarından itibaren kendimi estetik, güzel giyim ve moda hakkında bilinçlendirdim. Zaten o zamanlar Türkiye’de modacı olmak diye bir kavram yoktu ya da imagemaker diye bir kavram yoktu. Lise çağlarımda tiyatroyla haşır neşir oldum. Tiyatroda Şahide Tekand ile beraber çok oyunlarımız oldu. Hatta müzik üzerine çalışmalarımızda oldu. Sesimin rengi iyidir.Yani hep sahne üzerine bir yoğunluğum oldu moda o zamanlar rölantiye aldığım bir hobimdi. Daha sonra rahmetli Barış Manço ile tanıştım. 80’li yıllardı. 20’li yaşlardaydım ve benim kendisinin sahne kıyafetlerini hazırlamamı istedi. Bu benim için bir çıkış yoluydu. Türkiye’nin sevdiği sanatçının yüzüklerini, yakalarını, pelerinlerini, kemerlerini, ceketlerini hepsini ben hazırlıyordum. Kuvvetli bir imajı vardı ve biliyordum işim çok zordu.İlk defa onunla farkındalığa geçtim. Sen benim “Image Maker’msın demişti. O zamanlar televizyonda tek kanal vardı, odaTRT. Beni, onun hayatıyla ilgili olduğu bir programa imagemakerı olarak çıkardı. Ertesi gün yolda yürüyemedim. Tek televizyon olduğu için herkes onu izliyordu. Anlaşılan bir gecede meşhur olmuştum. Sonra bunu taşımak için kendimde bir sorumluluk hissettim. Dedimki;“Barış Manço’nunimagemakerısın, çok çalışman lazım.” 20’li yaşlardasınız böyle bir misyonu üstünüze alıyorsunuz ve hayatınızın çıkış noktasındasınız. Yol almamı sağlayanlardan bir taneside kendimi Barış Manço’daiyi ifade edebilmem oldu. Sonra arkası geldi. Çeşitli sanatçılar, fuar zamanı muhakkak bana kıyafet diktirirlerdi. Hatta Hülya Avşar’ın ilk defa sahneye çıkış kostümlerini ben hazırlamıştım. Bunları gördükçe kendime daha çok özgüven geldi. Tek makine ile kıyafet dikmeye başlamıştım.


Hiç yardımcınız yok muydu?
Hayır, maalesef... Yani isterdimki birileri bana yardım etsin. Hatta şimdiki gençlerle ilgilenemediğim zaman bana küsüyorlar ama onları çok iyi anlıyorum. Elimden geldiğince doğru olanların yanında olmaya çalışıyorum. O yüzden ben kendi kendimin sponsoru oldum. Kendi kendimi yöneten biri oldum.

Tek desteğiniz yine kendinizmişsiniz... Hayatınızda büyük rol oynayan başka kimler vardı?
Hayatımı etkileyen belli kişiler vardı. Bunlardan biri de sevgili Yıldırım Mayruk oldu. Çok seneler önce SteffanMolang isimli bir modacının Paris’teki defilesini izlerken en önde oturmanın hazzını yaşıyordum. En önden bir yer yakalamıştım. Ben orda en önde oturacağım ve defileyi seyredeceğim derken sevgili Yıldırım Mayruk’u gördüm.Gazetecilerin arasına karışmış, elinde kamerayla defileyi çekiyor. Belli ki iş başında. Öyleutandım ki...Sonra kendikendime “senin yapacağın şey işin mutfağında olmak ve faydalanmak, orada seyircilerin arasından defileyi seyretmek değil.” Dedim. Bu benim modaya yaklaşımımın sahneden ziyade arkasında da çok önemli şeylere dikkat etmem gerektiğinin hissini verdi. Bir kerede Vakko’nun defilesinde Bay Vitali’yikonuklar için sandalye taşırken gördüm. O günden beri bende defilelerimin mutfağında koştururum. Çok iyi eleman olarak çalışırım. Çünkü sadece elbiseleri hazırlamak yetmez.

İzmir’de ki en iyi defileleri siz yapıyorsunuz. İzmir’de bu konuda en iyisisiniz.
Mütevazilik gösteremeyeceğim. Sosyal proje adı altında ve hakikaten profesyonel bir koleksiyonla, profesyonel bir podyumu İzmir’e taşıdığım için çok mutluyum.
Bu sene var mı?
Evet Mart Ayında yeniden olacak.
İlk koleksiyonunuzu ne zaman nerede sergilediniz? İlk heyecanlarınızı hatırlıyor musunuz?
Evet hatırlıyorum. Sevinç Altıntaş manken ve model olan balerin bir bayan vardı. Hem manken yetiştiriyordu hem de bale dersleri veriyordu. Onun balerin adayları ve model adayları ile Efes Oteli’nde hanımlara verilen bir çayda 10 parçalık koleksiyonumu tanıttım. O koleksiyonumu hala hatırlarım. Çok özenli ve çok şık 10 parça bir kostümdü.
İzmirli hanımların dikkatini bu defile ile mi çektiniz?
Barış Manço’dan sonra yaptığım o defile ve arkası geldi. Tabii ondan sonra sevgili rahmetli Atalay Noyaner bana çok imkan tanıdı. İzmir Fuar’ı zamanları, sanatçıların yarıştığı ortamda “Ertan Kayıtken Mini Defile Şov” adı altında seyircinin ve tüm Türk medyasının hazır olduğu ortamlarda defile yapıyordum. Arkası çok geldi. İlk defa moda kliplerini ben çektim, ilk moda programını “Pazar Şöleni” adı altında sevgili Esin Moralıoğlu ile beraber ben çıkardım. Yani birçok ilki ben hazırladım.

Kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
Çok şanslı hissediyorum kendimi.

Erkan Kayıtken markasını oluştururken sıkıntılarınız oldu mu?
Bir defa İzmir’de bu işi yapmak zor. Hem malzeme açısından, hem potansiyel, hem kendinizi ifade etmek ve tanıtmak açısından zorlayıcı. O yüzden zaman zaman İstanbul’a gidip doğru yerlerde silahımı patlatıp geri dönüyorum. Ama İzmir’de yaşamak bana ferah kalmayı, tükenmemeyi, kirlenmemeyi ve daha parlak bir beyin ve zekâyla yaşamayı sağladığı için İzmir’de olmayı çok seviyorum.

Şu an kendinizi nerede görüyorsunuz?
İstanbullu modacılara baktığım zaman her geçen sene tecrübelendiğimi, mesleğimde gençleştiğimi ve dünya modası ile paralel bir hale geldiğimi görüyorum. Bu bana çok büyük haz veriyor. Neticedegenç tasarımcı, stilist değilim. Bunların hepsini yaptım. Modacılıkta yaptım, stilistlik yaptım şimdi “dünya modasını uygulayan” kişi oldum. Dünyada ne varsa ne modaysa doğru kişide bu kıyafetleri uygulayan kişiyim. İşin mutfak bölümündeyim. Tasarımcı değilim ben uygulayıcıyım son 5 senedir.

Peki siz kapıya gelen her müşteriyi kabul ediyor musunuz? Yoksa böyle müşteri ayrımı yapıyor musunuz?
Bu seneye kadar randevusuz çalışmıyordum. Herkesi randevuyla kabul ediyordum ama bu sene sevgili Sinem Sağel ile birlikteyiz. Son 5 senedir benim defilelerimin staylingini yapıyordu. Böylece bir ısınma turu yaptık. Bu dönemde Sinem Sağel’de çok güzel dersine çalıştı. Birçok stajyer geldi, birçok kişi benle çalışmak için çaba sarf etti ama vizyonlarının olduğu kadar çalışıp, ayrıldılar. Sinem Aslan burcu, çok yoğun, beyni ruhu bu işe çok yakışan, şık bir tarzı ve bilgi birikimi olan bir hanımefendi. Bu senede bundan dolayı kendisiyle beraber artık randevusuz herkesin gelebileceği, yüksek fiyatların olmayacağı ve herkesin çok rahat giyip, bulamadığı kıyafetleri bulacağı bir koleksiyon hazırladık. Ticari kaygısı olmayan herkes gibi her vitrinde olan ürün profilinde olmayan ve geziyorum tozuyorum her şey var ama bu tavırda bir şey yok diyen, seçici insanların bulabileceği bir koleksiyon hazırladık. Sinem’i de böylelikle çabalarından dolayı artık bu yerde aktif olması, bana da keyif veriyor. Göreceksiniz zaten ileriki günlerde, ilk birlikte hazırladığımız koleksiyonu da yılbaşından önce “Bu Tarz Benim” programında o 16 parçayı Sinem’le beraber hazırladık. Hazır konfeksiyon herkesin çok rahat giyebileceği tarz ve şık kıyafetler sergileyeceğiz.

Gece kıyafetleri mi?
Abiye. Adı da Kayıtken De Lux.

16 parçayla mı sınırlı kalacaksınız?
Sürekli yenileyeceğiz. Sürekli üreten bir bünyemiz var.
Peki bu tarz hazır giyime sizi hangi fikir yönlendirdi? Neden böyle bir yol tercih ettiniz?
E: 10 seneden beri Sinem başımın etini yiyor. Son 5 seneden beri müşterilerimin istekleri bu doğrultuda. Artık çalışan ve üreten kadın profili çoğaldı. Bu yüzden insanlar daha pratik daha konforlu ve giyip görüp almak isteyen bir kitle var bunlara da hitap etmem gerekiyor ama senelerdir beni taşıyan bir haute couture kitlede var. Bana modayı onlar öğretti. Çok özel olmayı, çok özel dikişi onlar öğretti. Özel yine devam edecek. Bu filiz veren yeni bir heyecan.

İvana Sert ile nasıl buluştunuz? Hangi noktada anlaştınız? Nasıl ilerliyorsunuz?
Her zaman doğru kişiler, doğru beyinler, birbirine uyumlu insanlar bir şekilde bir yerlerde buluşurlar, ben buna çok inanırım. İvana bir yarışmanın jürisindeydi, bende o yarışmanın koleksiyonunu hazırlıyordum. Bu “kıyafetleri giymek istiyorum” demişti bana. O zamanlar bu tarz benim programı yoktu. Bugün Ne Giysem Programı da yoktu. Fakat benim tutucu bir tarafım vardır. Bir şeye ya tam girerim ya hiç girmem. Bu tarz benimin 2. programında beni konuk ettiler ve defile yaptım. Orada onun tabiriyle ba-yıl-dım dedi. Bunların hepsini giymek istiyorum izin verir misin? dedi. Tabi dedim. Hem çok hoş bir bayan. Koleksiyonumun yarısını orada bıraktım. Giydikçe ilgi çekmeye başladı. Sosyal medyada da beğenileri gördükçe daha büyük cesaretlendim. Zaten hazıra geçmemin ikinci nedeni de İvana’dır. Bakü’den, Moskova’dan, Amsterdam’dan, Avusturalya’dan her yerden sosyal medya aracılığıyla beğenilerini sunup, İvana’nın üstündeki kıyafetleri satın almak istediklerini söylediler. Hayatımda Barış Manço önemliydi, yaşımın, mesleğimin bu bölümünde de sevgili Sinem Sağel ve İvana et çok önemli.

SİNEM SAĞEL

Sinem Hanım uzun süredir Ertan Kayıtken ile birlikte çalışmalarınız oluyordu. Bu bir hobiy sizin için önceleri belki ama şimdi profesyonel anlamda çalışmaya başladınız. Böylesine ciddi bir proje ile modaya atılmak, modanın tam içinde olmak size ne hissettiriyor.
Modayı zaten çok seviyorum. Çok keyif alıyorum. Benim için bu iş olarak değil sevdiğim bir hobim gibi. Moda hayatımın her noktasında var. Her dakika bir dergiye bakıyorum ya da her dakika modayla ilgileniyorum. Benim instagramımda mesela hayatımdaki insanlardan çok modayla ilgili fotoğrafçı, makyaj artisti, yurt dışında yaşayan Türkiye’de yaşayan bir sürü moda ile ilgili insan var. Ben etrafımdan çok o tür şeylerle ilgileniyorum. Hayatımdan çok bu tür moda konusu beni her şekilde etkiliyor. Tabii Ertan Kayıtken gibi birisinin yanında olmak, onun yanında beraber yürümek çok gurur verici ve çok keyifli…

Neler hazırladınız bizler için? Neler yapıyorsunuz?
Ertan Kayıtken’in defilelerindeki stylingleri ben yapıyordum. Bütün organizasyonun içindeydim. Şimdi bu tasarımları da bu kıyafetleri de Ertan Bey ile birlikte tartışıyoruz, beraber bakıyoruz. Tabii ki son söz her zaman Ertan’ Bey’in ama birlikte yol almak çok daha keyifli. Birlikte tartışarak birlikte konuşarak çok daha güzel yerlere varıyoruz. Çünkü iki göz bakınca çok daha farklı şeyleri yakalayabiliyor.

Peki bu kıyafetlerin ortak bir özellikleri var mı? Bir çıkışınız noktanız var mı?
Dünya modasıyla paralel ve tabii ki Ertan Kayıtken’in çizgisinin paralelinde gidiyoruz. Çünkü onun kendisine ait bir çizgisi var, onun dışında hiç değiliz ama onun yanında dünya modasını da yakalıyoruz. Hepsinin karışımı bir kombinasyon. Çokta abartı olmayan ama çok sıradanda değil… Taşıması, giymesi kolay, kadını çok güzel, ince ve fit gösterebilecek formları olan şık kıyafetler tasarlıyoruz. Tasarladığımız an ortaya çıkardığımızda hepsi satılıyor. Bu sebeple sürekli üretim halindeyiz..

Şimdi yurtiçi satışlarınız var. Yurtdışına da açıldınız mı?
O talepleri değerlendirmedim. Onlar bana sadece ivme kazandırdı, cesaret verdi. Çünkü sanayileşmek gerekiyor. Ben Oğlak burcuyum, emin olmadan kendime güvenmeden pek böyle uçmam. Şimdi bu şekilde başladık ve devam edecek. Şu an hazır giyim yeni filiz verdi, bu meyve verinceye kadar ve çiçek açacak sizlerle. Sonra ağaç olarak sabit kalacak.
Koleksiyona hakim olan renkler, desenler ve kumaşlar hangileri?
Bu koleksiyonda siyah, gümüş, altın ve beyaz yani her kadının gardrobunda çok rahat olabilecek, dışlamayacak, herkesin giyebileceği, her bedenin, her kişiliğin giyebileceği doğru renkler. Bunlar ana renkler biz bunu sevdik. Sonra bunun üzerine yaza doğru yeşil gelecek, bordo, hafif soğan kabuğu bakır tonları gelecek.

35 yıldır bu sektörün içindesiniz? İzmir’in ilk akla gelen modacısı, Türkiye’de de tercih edilen modacılar arasında olmanın size bir yükü oluyor mu?
Olmaz mı… 35 yıldır tatil hiç yapmadım. Çalışmakla beslenen bir insanım. Çalışarak dinlenen bir insanım. Alkış ve başarıyla besleniyorum. Kişiliğinde ve şahsımda böyle bir şey var. Bu anlamda işimi sürdürüyorum. Hiçbir zaman başım dönmez, beslenirim, hazmederim. Hiçbir zaman için ayaklarım yerden kesilmez, tam tersi sorumluluk hissederim daha dikkatli olmam ve daha çok çalışmam gerektiğine inanırım. Bende dünyaya çalışmak için gelmişim. Hiçte şikayetçi değilim.

İzmir kadınını nasıl tanımlarsınız?
Seçici, stil sahibi, herkes gibi olmayı sevmeyen ve feminen. Dekolteyi en kaliteli ve en doğru taşıyan kesim İzmir’de!

Ertan Kayıtken kadını nasıl olmalıdır?
Akdeniz kadınıdır. Ben bakımlı kadını seviyorum. Özgüveni olan, aksesuarı, kıyafeti güvenerek hissederek taşıyan kadını seviyorum. Giyinirken de özgüven ve eğitici öğretici olan kadını seviyorum. Gösteren sunan, öncü olan kadını seviyorum.

İstanbul’da ilerlemeyi düşünüyor musunuz artık bu hazır giyimle beraber
E: İstanbul bir başkentse, kalkıp insanlar biparise gidiyorsa izmirede geliyorlar istanbuldan. Bende sahne almam gerektiği zaman sahne alıyorum. Mesela anteptenmelis Konukoğlu husisi özel günlerine gelir bana diktirir giderler. Ankaradan, antalyadan, muğla, Balıkesir, denizli. İstanbuldanda çok geliyorlar. İsim vermiyim ama şuan sanatçılardan Bülent ersoy’undan tutun mankenlere kadar hepsini giydiriyorum. Mesela şuan tülin şahine hazırlıyorum. Özge Ulusoy çok giyiyor programlarda. Olmam gereken yerlerde seçici davranıyorum evet, herkesi atlamıyorum. İStanbula gitmek gibi bir kaygım yok. O kadar sene gitmedim artık gitmiyim.

Yeni makyaj artistiniz ile iş birliğiniz nasıl başladı nasıl buluştunuz? Sizi kendine nasıl sevdirdi?

Biz bir expozisyon yaptık burada. Tek bir kelime söyledim, kızaların yüz hatlarını kaybetmeden bir makyaj istiyorum dedim. Çok özendi, çok temiz bir makyaj yaptı. Şimdi ben bu temiz makyajın üzerine her şey ilave edebilirim, her şey isteyebilirim ve şu an onu yapıyor. Bundan sonra bütün çalışmalarımda ve müşteri portföyümde o cevap verecek. Bir de öğrenmeye ve ekip olmaya inanılmaz uyumlu bir ruhu var. Gökhan’da bunu hissettim. Şımarmayacağını hissettim. Mesela benim elbise sattığım rakama makyaj yapıyorlar. Gökhan’ın böyle bir beklentisi yok. Fiyat konusunda bütün İzmirli hanımların mutlu olabileceği rakamlarda işini ortaya koyuyor. 

0 yorum:

Yorum Gönder